19 Mayıs 2011 Perşembe

O Fotoğrafın Anısına


Bana kızgın olduğunu ve artık seni aramamam gerektiğini söylediğin anı düşünüyorum. İkimiz de öfkeliydik ve o duygu halinde söylendi gereksiz o sözler. Bunu sen de ben de çok iyi biliyoruz. Takvimin yapraklarını geriye doğru çevirsem de zamanı geri döndürme gücüm yok.

Haydarpaşa geliyor aklıma; simidi bölüşün, çayı yudumlayışın... Ardından uzaklara bakarken yaktığın keyif sigaran. Dumanın havaya karışırken boşlukta ağır ağır kayboluşu önünde beliren hüzünlü yüzün. Özür dilerim bir kez daha...
Bin kez daha...

Şiirlerini  okumayı çok özledim. O her bir sözcüğün yanyana gelirken çıkardığı sesi, ahengi ve kalbimi titretmesini... Sonra o coşkuyla sana bir kaç satır yazmayı ya da telefona sarılıp aklımdan geçenleri bir çırpıda söylemeyi... Yanmayı... Yokluğun öyle büyük bir boşluk ki şu an hayatımda... Ne az önce demleyip içtiğim çay  ne sabah fırından alıp böldüğüm simit ne dinlediğim müzik...hepsi hepsi boşluğuma yağıp eriyen kar.

Sana ulaşmak için ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Bazen elim telefona gidiyor ve tuşlara dokunmaya başlıyorum; son rakamda, o kendimi kendime rezil eden vazgeçiş yakalıyor aklımı. Bazen uzun uzun yazıyorum sana bazen bir cümle...  Bunlar da  her seferinde elektronik postamın taslaklarında takılı kalıyor. Çoğunlukla da ertesi gün görürsem yaram depreşir korkusuyla siliyorum tüm yazdıklarımı. Çelişkiler yumağıyı düşünceler dolanıyor aklıma. Sarıp sarıp açıyorum. Keşke bu kadar uzağıma gitmeseydin ve dost kapın aralık kalsaydı.

Şimdiyse içimdekileri, okumayacağın bu mektuba döküp rahatlamaya çalışıyorum nafile bir uğraşla.
Umarım mutlusundur. Umarım çocuğun iyidir ve hayatında her şey yolundadır.

Satırlarında nefessiz kalmayı özledim.

Sevgiler,


Sinan Doğan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder